Hangi restorana gideceğinize ya da ne yiyeceğinize, hangi gömleği veya arabayı alacağınıza karar vermekte zorluk yaşadığınız oldu mu? Muhtemelen cevabınız “evet”tir. Peki sonucunda neye göre karar verdiğinizi hiç düşündünüz mü?
“Başkalarının ne yaptığı beni ilgilendirmez.” desek de bu aslında tam olarak öyle işlemiyor. Alışverişten gezmeye veya eğlenceye kadar pek çok noktada hayatımızda “sosyal kanıt” diye bir kavram var.
Sosyal kanıtın detaylarını ve hayatımıza nasıl etki ettiğini fark ettikten sonra aldığınız tüm kararları baştan sorgulayacaksınız.
Sosyal kanıt nedir?
Psikolojide sosyal kanıt, bireylerin çevresindeki diğer insanların davranışlarını gözlemleyerek ve onları model alarak karar verme eğilimini ifade eden bir terim. Sosyal kanıt özellikle belirsizlik durumlarında, insanların neyin doğru veya uygun olduğunu anlamak için başkalarına bakmaları durumunu açıklıyor.
Amerikalı Psikolog Robert Cialdini’nin tanıttığı altı ikna prensibinden oluşan sosyal kanıt, günlük hayatta sıkça karşılaştığımız bir fenomen. Alanında uzman, ünlü bir kişi, kullanıcı, kalabalık, arkadaşlar ve sertifika üzerine kurulu bu durum, olumlu olduğu gibi olumsuz deneyimler de ortaya çıkarabiliyor.
Aydınlanmaya hazır olun! Farkında olmadan içine çekildiğimiz sosyal kanıt örnekleri:
Online alışveriş yaparken çoğu zaman ürün yorumlarına bakıyoruz değil mi? Bir ürünün yüzlerce olumlu yorumu varsa “Bu kadar insan beğenmişse, iyi bir üründür.” diye düşünüyoruz ve alışverişi yapıyoruz.
Sosyal medyada bir gönderinin çok beğeni alması da benzer bir durum. “Bu kadar çok beğeni almışsa, ben de beğeneyim.” diyenlerdenseniz, sosyal kanıtın etkisi altındasınız demek. Ünlülerin kullandığı veya tavsiye ettiği ürünleri almak da sosyal kanıtın sonuçları arasında.
Sadece ürün odaklı da düşünmeyin. İlk kez gideceğiniz iki restoran seçeneğiniz var: Biri kalabalık, diğeri ise neredeyse boş. Çoğumuz genellikle kalabalık olanı tercih ediyoruz çünkü insanların orayı tercih etmesi, mekânın iyi olduğu yönünde bir algı oluşturuyor.
Durun daha bitmedi.
Tiyatrolarda veya şov programlarında bilinçli şekilde yerleştirilmiş seyirciler olduğunu biliyor muydunuz? Genellikle alkışlamayı ya da gülmeyi başlatanlar bu kişilerdir ve geri kalan biz izleyiciler de onları takip ederiz. Farkında olmadan da izlediğimiz şeyin kaliteli olduğunu düşünürüz.
İntihar vakalarına da eşlik ettiğini söylesek! Televizyonlarda veya sosyal medyada yayımlanan intihar oranları arttıkça ortaya “taklitçi intiharlar” da çıkıyor. Üstelik bu durum çalışmalarla da kanıtlanıyor.
Instagram ya da X’te mavi tik almadan tutun da yine sosyal medyada binlerce takipçinizin olmasına kadar pek çok alanda sosyal kanıtın izlerini taşıyoruz.
Sosyal kanıtın olumlu etkileri ile zamandan tasarruf sağlıyoruz.
Belirsizlik durumlarında karar verme sürecini hızlandırmak ve genellikle “doğru” karar verme, sosyal kanıtın en olumlu etkilerinden biri. Böylelikle başkalarının tecrübelerinden öğrenme sağlıyoruz ve aynı hataları yapma olasılığımız düşüyor. Bir ürünün çok sayıda olumsuz yorumu varsa o üründen uzak durarak para ve zaman kaybından kaçınmış oluyoruz.
Her güzel şeyin bir bedeli var.
Sosyal kanıtın tabii ki bazı olumsuz yönleri de olabiliyor. Kendi özgün karar verme yetilerimiz zayıfladığı gibi herkesin yaptığını yapma eğilimine giriyoruz. Bu da aslında bireysel tercihlerimiz ve yaratıcılığımız üzerinde baskı oluşturuyor.
Bunun en büyük olumsuz etkilerinden bir diğeri ise topluluk içinde yanlış bir inanış veya davranış biçiminin hızla yayılması. Sıklıkla da karşılaştığımız yanlış bilginin viral olması ve hızla yayılması, sosyal kanıtın karanlık yüzünü gösteriyor.
Yol gösterici olurken potansiyel yanıltıcı da olabilen sosyal kanıtı, karar verme süreçlerinizde bir daha düşüneceğinize eminiz. Önemli olan, sadece başkalarının yaptıklarını takip etmek yerine, kendi bağımsız düşüncelerimizi de koruyabilmemiz.
Sizin sosyal kanıta vereceğiniz başka örnekler varsa yorumlara bekliyoruz.